Özkan Yilmaz Yapımcı

Ozkan Yilmaz and Apple Tea Filmmakers

Ozkan Yilmaz and Apple Tea Filmmakers

Haziran sonuna doğru Özkan Yılmaz’la sohbet ettik. Adını, yapımcılığını üstlendiği “Çoğunluk” filminin Antalya Altın Portakal ve Venedik Film Festival’lerinde en iyi film ödülünü kazanmasıyla daha sık duyar olduk. Pek çok kişininkine benzer başarılı bir yaşam öyküsü var Özkan Yılmaz’ın. Onun ilgimizi çeken yanı geçen sene gelip Kaş’a yerleşmesi değil aslında. Kaş hepinizin, hepimizin, herkesin bildiği gibi kendine özgü cazibesi ile zaten yıllardır, genci yaşlısı, onlarcamızı, yüzlercemizi kendine çekip duruyor. Özkan Yılmaz’ın buraya gelişini özel kılan bence, Kaş’tan aldıklarını ona geri verme dürtüsü.

Evet ilk kez on iki yıl önce tatile gelip aşık olduğu ve kendi kendine “Bir gün buraya yerleşeceğim” diye düşünüp, bu rüyayı sonunda gerçekleştirdiğinde, pek çoğumuzun aksine sırt üstü yatıp keyfe dalmamış Özkan Yılmaz ve “Biz Kaş’tan bu kadar çok besleniyoruz, ben karşılığında Kaş’a ne verebilirim?” diye vicdani bir sorgulama başlatmış. Bu sorgulamanın sonucunda da, on beş yıldır içinde olduğu sektörle, yapmayı en iyi bildiği işle, yani sinemayla ilgili bir projenin ortaya çıkması doğal tabii.

Özkan Yılmaz’la geçtiğimiz kış aylarında liseli bir öğrenci grubuyla yaptığı çok güzel çalışma ve ortaya çıkan üç kısa film hakkında konuştuk. Ancak bu arada önce onu tanıyalım dedik.

Özkan Yılmaz, Bulgar göçmeni bir ailenin çocuğu. Almanya doğumlu, çocukluğu Ankara’da, eğitim yılları Eskişehir’de (Anadolu Üniversitesi Sinema TV Bölümü mezunu), iş hayatı ise İstanbul’da geçmiş. Kendisinin dediği gibi emekliliğini de Kaş’ta yaşıyor. Emeklilik dediğine bakmayın, henüz çok genç ama son on yıldaki başarıları ona yaşam alanını seçme lüksünü getirmiş, o da bu özgürlüğü Kaş lehine kullanmış. On beş yıldır sektörün içinde. Asistanlık dönemlerinin ardından zaman yavaşça onu yapımcılığa getirmiş. Son sekiz yıldır yapımcı. Bu süre içinde on beşe yakın filmin yapımcılığını üstlenmiş. Onun filmleri “derdi olan” filmler. Festivallerde başarılı olan filmler. Yanlış anlaşılmasın, bu filmlerin derdi, gişe hasılatı, ticari getiri değil. Aksine Özkan Yılmaz için önemli olan filmin söyleyecek bir şeyleri olması.

Özkan Yılmaz daha çok “sanat/bağımsız sinema” filmlerinde var olmuş. Yapımcılığını üstlendiği on beşe yakın film arasında, Zeki Demirkubuz’un Kader ve Kıskanmak, ve Semih Kaplanoğlu’nun Süt ve Yumurta filmleri ile en son Antalya’da ve Venedik’te en iyi film ödülünü kazanan Çoğunluk filmi de bulunuyor.

Yapımcılığı, şöyle tanımlıyor Özkan Yılmaz: “Bir yönetmenin, bir senaryo yazarının, birisinin gerçek olmasını dilediği bir hayali vardır. Bu hayali hayata geçiren, somutlaştıran kişi de yapımcıdır.” Yani yapımcı; içinden bir ses “bu film olmalı” dediğinde o hayale inanıp; mekan, organizasyon, kast, bütçe, ekip, ekipman, ve hatırlayıp sayamadığım, bir filmin gerçek olmasında payı olan tüm öğeleri bir araya getiren kişi.

Sponsorluk diye sorduğumuzda, “Keşke olabilse,” diyor Özkan Yılmaz. Ticari getirisi olmayan işlere insanlar yatırım yapmıyorlar. Bu tür filmlerin maddi desteği yurt içinden ve dışından destekleme fonlarından geliyormuş. Türkiye’de Kültür Bakanlığına bağlı Sinema Destekleme Fonundan katkı sağlanabiliyormuş.

Kaş’ta gerçekleştirdiği projeye gelince; son yıllarda kazandığı başarılar sayesinde öncelikle senaryo seçebilir hale gelmiş Özkan Yılmaz. Senaryo seçebilmek ise ayrı bir özgürlük demek. Bu sayede gençlerle oturup böyle bir projeyi gerçekleştirme fırsatını yakalayabildiğini düşünüyor.

Yıllar önce ilk tatile Kaş’a gelişi ve bunun süreklileşmesi sonucunda Kaş’ta yaşama koşulları oluşmuş. Sonra “Kaş için ne yapabilirim?” düşüncesi ile uzun yıllardır Kaş’ta yaşayan ve kültür sanat ile çok iç içe olan arkadaşı Mado’ya gitmiş. Fikirlerini açmış. Zaten daha önce bir grup arkadaşıyla Diyarbakır ve Kars’ta benzer projeler yapmış. Mado da konuyu götürüp Belediye’ye açmış. Belediye’den hiç itiraz etmemişler. Ama destek konusunda da hiçbir sinyal gelmemiş. Beklemeli denmiş. Özkan Yılmaz beklemek istemeyince Kaş Kültür Evi’nin aracılığıyla projeyi hayata geçirmeye başlamış. Öncelikle duyurular yapılıp, öğrencilere ulaşılmış. Yirmi sekiz öğrenci ile üç ay sürecek teorik eğitime başlanmış. Hafta sonları iki gün dörder saatlik eğitim süresince öğrenci sayısı giderek azalmış ve sonuçta eğitimi, altısı kız, ikisi erkek toplam sekiz öğrenci tamamlamış.

Sinema gibi bir konunun eğitimi zor olsa da o zoru başarmış. Bazı yönetmen arkadaşları gelip konuşmacı olarak katılmış. Üç ayın sonunda artık somut olarak söyleyecek bir şey kalmadığında gençlere, “Ya projelerle gelin, ya da oturup film izleyelim,” demiş. Mesaj yerine ulaşmış ve gençler on beş – yirmi proje üretmiş. Hep birlikte oturup, eğitim sürecinin bir parçası olarak, bunların arasından “derdi, söyleyecek bir şeyi olan” üç konu seçmişler. Yaklaşık bir ay süren bu çok öğretici sürecin ardından da çekim hazırlıklarına geçilmiş.

Özkan Yılmaz, “Film çekmek pahalı bir oyuncak,” diyor. Çünkü teknik donanım ve teknik donanımlı insanlar gerektiriyor. Filmlerin çekiminde kullanılan malzemeler Özkan Yılmaz’ın İstanbul’daki şirketinden gelmiş. Arkadaşları filmlerde ücretsiz rol almış, hatta kendi olanakları ile buraya gelmişler. Hiçbir yerden önemli bir maddi destek alınmamış. Ancak tüm zorluklara rağmen yap-bozun parçaları yerli yerine oturmuş ve ilk film Şubat ayında çekilmiş. İş filmin montajına geldiğinde burada o donanımda bir bilgisayar olmadığı için İstanbul’a gidilmesi gerekmiş ve okul tatili sırasında denk düştüğü için yönetmenler de beraber gidebilmiş. Filmin müziğini de Elma Çayı Film Grubundaki gençlerden birinin müzik grubu yapmış.

http://www.bougainville-turkey.com/apple-tea-film-makers/

Mart ayında sıra ikinci filme gelmiş. Bu bir kadın hikayesi. Ünlü oyuncu Tülin Özen kendi olanaklarıyla kalkıp gelmiş Kaş’a ve filmde rol almış. Müziği ise Şevval Sam’ın projeye olan desteği sonucunda gitarist Sarp Maden’den rica edilerek kullanılmış. Özkan Yılmaz, bunların projeye verilen çok değerli destekler olduğunu belirtiyor. İkinci filmin bitmesinin ardından özellikle aileler, çok ısrar etmiş ve filmleri izlemek istemişler. Bunun üzerine Mayıs başında Kaş Kültür Evi’nde bir gösterim yapılmış. Özkan Yılmaz, “Çok heyecanlı ve önemli bir gündü,” diyor. Hem yerel basında, daha sonra da ulusal basında haberler yapılmış. Gençler kamera karşısında röportaj yapmışlar, sorular sorulmuş, yanıtlamışlar. Sıra Özkan Yılmaz’a geldiğinde, proje için çocukların aileleri ve kendi arkadaşları dışında hiçbir destek almadıklarını söylemiş. Bunun ardından Belediye sonraki filmin destekleneceğini bildirmiş. Ancak bu da ne yazık ki gerçekleşmemiş ve üçüncü film de aynı şekilde kendi olanakları ile çekilmek zorunda kalmış.

Üçüncü film bir deniz ve dalış öyküsü… Bu nedenle çekim için havaların ısınması beklenmiş. Ünlü oyuncu Hande Soral üç günlük çalışmaya destek verenlerden. Kaş esnafı da tekne, oksijen tüpleri, malzemeler, hocalar vs. ile destek olmuş. Özkan Yılmaz hepsine müteşekkir olduklarını söylüyor. Ama biraz da burukluk var içinde. “Gençlere yatırım böyle olmamalı,” diyor. Daha çok destek olması gerektiğini düşünüyor. Gençlerden birinin babası, kızının bu proje ile hayata bakışında büyük değişiklik olduğunu söylemiş.

Bu aşamada, “Gelecek yıllarda devam edecek misiniz?” diye sorunca, Özkan Yılmaz, “Dilerim ama bu koşullarda olmamalı. Olamaz.” diyor. “Sitemkar olmamın nedeni, sadece maddi olanak yoksunluğu olarak anlaşılmamalı. Bu bir mantalite meselesi, hayata bakış açısı. Gençlerin aileleri her desteği vermişken, yetkililerin bu yardımı göstermemiş olması acı,” diye ekliyor. Tüm zorluklara karşın filmlerinin üçüncüsü de tamamlanmış ve diğerleri gibi onun da montajı İstanbul’da yapılmış.

Filmler Haziran ayı sonundaki 14.Uluslararası Likya/Kaş Kültür ve Sanat Festival’inde ilk kez gösterildi ve böylece proje tamamlanmış oldu. Büyük beğeni kazanan filmler için bu ilk aşama. Sonraki aşamada filmler yurt içindeki ve uluslararası sanat festivallerine gönderilecek.

Özkan Yılmaz, her şeye rağmen bu projeyi gerçekleştirmiş olmaktan çok mutlu olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Çocuklarla gurur duyuyorum. Yaşlarına göre gerçekten başarılı üç film ortaya koydular. Özveri ve sorumluluk duygusu yaşadılar. Onları meslektaşlarım olarak kabul ediyorum. Bunu kendilerine de söyledim. Onlara, sinemayla ilgili, her zaman destek olma sözü verdim ve bu sözümün arkasındayım. Virüs bulaştı bir kere, artık akıllarına hep film geliyor.”

Kendilerine “Elma Çayı Sinemacıları” adını takan altısı kız, ikisi erkek sekiz liseli genç, bu kış hayatlarında çıkabilecek en güzel şansı yakalamışlar. Özkan Yılmaz, ellerinden tutmuş ve onları sinemanın tutkulu, rüya ve fantezi dolu dünyasına sokuvermiş. Dileriz gelecek yıllar bizlere bu gençlerin sihirli dünyadaki başarılı adımlarını izleme fırsatı verir. Bu başarının mimarı ise Özkan Yılmaz. Bu nedenle, bu genç insanlar ve Kaş adına ona teşekkür borçluyuz. Teşekkürler Özkan Yılmaz!
Daha fazla bilgi almak veya rezervasyon yapmak için lütfen aşağıdaki formu kullanınız.

Ad - Soyad (gerekli)

E-posta (gerekli)

Yaşadığınız Şehir / Ülke

Konu

Mesaj

There are no comments yet. Be the first and leave a response!

Leave a Reply

Wanting to leave an <em>phasis on your comment?

Trackback URL http://www.bougainville-turkiye.com/ozkan-yilmaz/trackback/